Dünyamız buz
kütleli bir kuyruklu yıldız’dan mı oluştu?
Dünyamız
güneş gibi yanan, zamanla sönmeye başlayan, veya aniden patlayan yada farklı
iki yıldızın çarpışması sonucu alev alev yanan bir yıldız parçasındanmı, yoksa
buz kütleli bir kuyruklu yıldızdanmı oluştu?
Yüz yıllardır bilim insanının
söylediği şey, ‘’dünyamızın merkezinde mağma vardır. Mağma; erimiş ağır
metaller, erimiş kaya ve sıcak gazlardan oluşur’’. söylemleri körü körüne bir inanışmı? doğru
sözmü? biraz irdeleyelim istedim.
Sanırım bu düşünce, yanardağların,
lav ve sıcak gaz püskürtmesinden dolayı öyle düşünülmüş. İrdelenmeyen mantığa
yakın gelmiştir. Bilimsel hiçbir kanıtı yoktur. Çünkü bu mantığa göre
düşündüğümüzde bugün halen aktif faaliyette olan volkanların yerküre
merkezindeki mağmayı dışarı püskürtmesi gerekmektedir. Dünyamızın yaşını bilim
adamlarının tahmin ettiğine göre, 4,5 milyar yıl olduğunu düşündüğümüzde,
dünyamız erimiş saf demir kütlesi olarak yıldızdan ayrılmış dahi olsa,
başlangıçta üzerinde oluşan curuf’un, dünyamızı dev bir termos haline getirmiş
olduğunu düşünsek bile, ışımaya bağlı soğuma nedeni ile, uzay boşluğunun
sıfırın altında 270 santigrad derecelere varan soğuklukta olduğunu
düşündüğümüzde beşmilyar yıl gibi bir sürede dünyamızın çoktan soğuması
gerekecekti. Eğer nükleer bir ısınma var ise; o zamanda dünyadaki radyoaktif
maddenin dünyanın heryerinde olması gerekmektedir. Ve budurumda yer yüzündeki
metallerdede sürekli elektron çarpışması olayı gerçekleşeceğinden, bu
metallerinde erimiş halde olması gerekmektedir. Ayrıca bu metallerdeki elektron
çarpışmasını tetikleyen radyo aktif maddenin
yarılanma ömrünün dünyanın yaşını göz önüne aldığımızda oldukça uzun
süreli ve, kütlece dünyadaki mağmayı aktif tutacak çoklukta olması gerekmektedir. Radyo aktif
maddenin son hali nin kurşun olması nedeni ilede Dünyadaki kurşun miktarınında
yer yüzünün hemen her yerinde olması gerekmektedir. Volkanik hareketlerin
olduğu bölgede ise radyoaktif atıkların, canlı sex hücrelerinde yaptığı mutasyonlarla, her
sonraki bireyin farklılaşmış olarak doğması, yada neslin tükenmesi gerekmektedir.
Bir zamanlar dünyamızın güneşten kopan
bir parça olduğu söylenirdi güneş halen yanmaya devam ettiği için dünyanın
merkezindeki mağmanın olması yardınganmaz diye düşünülmüş olması gerekiyor
herhalde! Sonra bu görüş terkedilip uzaydaki toz ve kaya parçalarının bir araya
gelip çökmesi sonucu dünya oluştu denilmiş, çökmeye bağlı sıkışma ilede ısınan
kayaçlar eriyerek mağma oluşmuştur deniyordu.
Bu teorilerden biri doğru olsa bile, ki bana göre kesinlikle imkansız.
Kutuplardaki buzlanmayı hiçbiri açıklayamaz. Oysa kutuplardada volkanik
hareketler ve sıcak su akıntıları olmasına rağmen mağma neden burayı ısıtmaya
yetmiyor? Mağma burada kabuğa çok uzakta ise volkanik hareketler nasıl
oluşuyor?
Merkez
kütlenin halen sıcak olmasının bir diğer senaryosuda merkezdeki kütlenin
sürekli olarak kabuk kısım ile sürtünme teması olması halidir bu durumda merkez
kütlenin kabuk dış kısımdan daha hızlı dönmesi gerekmektedir ve temas yüzeyinin
çok az pürüzlü kabuk merkez kütle aralığının kürenin her yerinde bir iki milimi
geçmemesi gerekmektedir. Çünkü açıklık arttıkça kabukta oluşan çatlaktan kabuk
merkez kütle aralığına sızan su miktarı artacak merkez kütlenin aşırı ısınmış
hali bu suyu buharlaştırıp gaz haline getirince büyük bir basınç oluşacak bu
oluşan basınçta içten dışa doğru olduğundantüm kabuğun parçalanarak bir anda
uzaya dağılmasına sebep olacaktır. Kabuk ve merkez arasında bir iki milimi
geçmeyen bir aralık olsa bile bu sürekli sürtünme merkezin hızını gün geçtikçe
yavaşlatacak ve dünyanın yaşı göz önüne alındığında bu senaryoda imkansız
olacaktır ayrıca bu senaryoların hiç biri yeryüzünde olan depremler ve artçılar
dahil kutupların buzul ekvatorun sıcak olması gibi birçok doğa olayını ve
sürekliliğini açıklayamaz.
Bu bilgi uydurmamı, Dünyamız
aslında bir su küremi? (kabuk kısmı suküre hacmine göre çok ince olan, bütününe
oranla çok azmiktar dada merkezde buzul kürenin etrafında yada içinde toplanmış
sudan hafis sıvıların oluşturduğu, dev bir su küremi acaba)
Yaşadığım ve
gözlemlediğim bazı olaylar ile bilimden benim aldığım kadarıyla böyle olması
gerekiyor. Yani dünyamız dev bir su buzulu olan kuyruklu yıldızdan oluşmuştur. Merkezinde
sadece suyun katı hali olan buz kütlesinden oluşan küre şeklinde bir buz yada,
sudan daha hafif suda erimiş mineral ile su ile karışa bilen veya karışmayan diğer
bir takım sıvılardan olması gerekiyor. Bunun etrafını da dev bir su kütlesi su
kütlesinin etrafını da katı kabuk oluşturması gerekiyor. (Dünyamızın bütününü,
kabuk kısım ve sıvı küre olarak, İçi su dolu basketbol topu olarak düşüne
biliriz)
Dünyamız nasıl oluştu?
Bir gök taşı gurubunun yakınından
geçen su buzulu olan kuyruklu yıldız, bu gök taşlarının büyük bir kısmını
kendisine çekerek zaman içinde buzulu örtecek kadar göktaşı yakalayıp bir
şekilde doğa olayı ile yani yakınından geçtiği galaksi yada büyük gök
cisimlerinin çekim gücü etkisi ile, yada ters yönde çarpan gök cisim yada
cisimlerin etkisi ile hızı yavaşlayarak sonunda güneş sistemine hapsolmuş ve, Güneşin
etrafında bir yörüngeye oturmuştur. Güneş sisteminde bir yörüngede dönmeye
devam eden bu dev buzul gittikçe erimeye başlamış, sonradan bu dev buzula
çarpan katı uzay cisimlerinin bir kısmı buzuldaki katı cisimlerle buzuldan kopardıkları
parçaları bu dev buzulun çekim gücü etkisinden kurtarıp buzuldan ayrılırken,
çarpmanın etkisi ile oluşan sıcaklık nedeni ile buzulda erimeler devam etmiştir.
Çarpma etkisi ile yada Güneş sisteminde ki yörüngesinin Güneş’ten aldığı ısı
ile bir miktar eriyeyen buzulun etrafındaki buhar tabakası, buzulun çekim gücü
etkisiyle, buzulda zayıf atmosfer tabakası oluşturup buzula çarpan sonraki katı
gök cisimleri için bariyer oluşturduğundan, bu katı cisimler buzula çarpana
kadar çok daha fazla ısınmış olup erime noktasına gelmişler, buzulun
etrafındaki sıvıya çarpınca hem atmosfer hemde sıvı firenleyici etki gösterdiğinden erime noktasındaki cismin
hızı azalmıştır. Aynı zamanda ani soğuk ile karşılaşan bu erime derecesindeki
katı cimin dış kabuğu sıkışmak istediği halde sıvı hale gelmiş katı kütle sıkıştıralamadığından
yüzey zarının yırtılması ile bu olayı dengelemiştir. Bu olay sıcak sıvı kütlenin düzensiz dallanan
çıkıntılar oluşturup şeklini değiştirmesi şeklinde gerçekleşmiştir. (erimiş
kurşunun suya dökülmesi ile oluşan benzer hal) Bu düzensiz dallanan çıkıntılar oluşurken sıvı ile temas anında
sıvıdan çıkardığı gazlarla bu erime derecesindeki katı gök cisminin gövde ve düzensiz dallanan uçlarında gaz odacıkları oluşmasına
sebep olmuştur. Bu gaz odacıkları cismin hacmi ve kütlesi orantılandığında
önceki öz kütlesine göre birazdaha hafif bir özkütleli cisim olmasına sebep
olmuştur. Bu düzensiz dallanan uçlar birbirlerine yaklaşıp temas haline
geldiğinde bir kilitlenme takılma ya da bağlanma oluştuğundan hangisi bir
tarafa doğru daha fazla çekiliyorsa diğeri onu takip etmek zorunda kalmıştır.
Kuyrukluyıldızın güneş sistemine girmesi ve buzulun gittikçe
erimesi, buzulun gittikçe küre haline gelmesine sebep olmuştur. Sıvıbuzul kütlenin yüzeyine
çarpıp, buradan kurtulamayan sudan ağır metaller, yada ağır katı kütleler ve sudan
hafif katı kütleler, kürebuzul ve sıvı ile birlikte güneş yörüngesine bağlanmışlardır.
Başlangıçta sudan daha ağır olan katı cisimler sıvıbuzulun yüzeyinde birbirleri
ile çok fazla bağlantısı olmadığından aynı bölgede toplanıp yığılma yapmış olduklarından; tıpkı ayın sürekli sadece bir
yüzünün bize görünmesi gibi sadece sudan ağır katı cisimler sıvı buzul kütlenin
Güneş’e bakan yüzünde birikmiş, diğer sudan hafif katı cisimler sıvıbuzul
kürenin diğer yüzünde veya sudan ağır katı cisimlerin kanat uçlarında yaygın
olarak birikmişlerdir. Sıvıkütle sudan ağır katı kütlelerinin arasında ve
arkasında olarak, içindeki buzul daha arkada sudan hafif yaygın biriken katı
kütleler ile bir arada olacak şekilde konumlanmıştır. Bu yapı, suda eriyen
sudan ağır katı maddelerin, suda erimeyen sudan ağır yada hafif diğer katı
madeler ile bir araya geldiğinde katılaşan bir kimyasal reaksiyon gösteren,
yada suda erimesine rağmen daha kıvamlı ve tutucu yani vizkozitesi daha az olan
bir sıvı oluşup (akışkanlığı az)sudan ağır katı maddelerin güneşe bakmayan
kısımlarını ve aralardaki boşlukları doldurması ile kabuk kısım oluşturmasına
kadar devam etmiştir .
Zayıf olan atmosfer tabakasından
hemen her gök cismi geçebilecek durumda olduğundan uzaydaki toz yada küçük gök
taşlarından bu sıvı buzula çarpanlar, rahatça sıvı buzul tarafından yakalanmışlardır.Su
yada sıvıda parçalana bilen sudan ağır katı maddeler sürekli yörünge merkezine
bakan katı cisimlerin güneş görmeyen yüzlerinin aralarındaki boşlukları
doldurarak gittikçe sıvı buzulun dış kısmında bir kabuk oluşmasına sebep
olmuşlardır(calsiyum çamurları gibi). Bu kabuk kısım ve küre içindeki sıvı, yörünge
çekim merkezine doğru göç etmek isterken bütün kürenin momenti ve çekim kuvveti
sıvının ve kabuk kısmın yörüngeden çıkmasını önleyecektir. Sıvıbuzul
kürenin dış kabuğunu oluşturan katmanda
ise sıvının oluşturduğu basınç dış kabuğun her noktasında farklı olacaktır. Bu
sıvı basıncına bağlı olarak kürenin yörüngesinin güneşin olduğu taraftaki ekvator
merkezinde genişleme olacak eksen uçlarında basıklık oluşacaktır. Kürenin
yörünge merkezine bakan yüzünün ters tarafında yani kürenin güneşe uzak olan
tarafında, ekvator hatında çökmeler ve kırılmalar şeklinde değişiklikler oluşmasına
sebep olacaktır. Kırılan bu kabuk bir miktar sudan hafif katı kütleler ile karışıp
birleştiği halde halen sudan ağırsa yine
yörünge merkezine doğru göç edecektir. Bu olay sıvıbuzul kürenin yörünge
merkezine bakan yüzünün daha kalın bir kabuk olmasına. Bu kalın kısım güneşe
doğru yükseldikçe denge merkezinin
farklılaşıp tekrar yan yatmasına sebep olacaktır kabuk bu yan yatma sırasında
bir miktarda kırılmış kabuğun kanat uçları ile yüzeydeki gazı suyun içine
alacaktır bu olayda kabuk sürekli kırılıp
aralarındaki boşlukların dolmasi ile kabuğun altında hava odalarının oluşmasına
yine tamir olmasına bu süreklilik devam ettikçe kabuk kısmın gittikçe
büyümesine ve kalınlaşmasına sonunda tüm küreyi kapatmasına sudan hafif katı
maddelerin kutuplarda birikmesi ile küre kabuk olşumu gerçekleşecektir. kıta
yükselmesi ,çökmesi ve ayrılması olayı bu süreç ile ilerler.
Tüm bu süreklilik devam ederken
kabuk üzerindeki kırılmalarda sürtünme artacak, artan sürtünme kabukta ısı
artışına ve elekrostatik elektriklenmeye sebep olacaktır. Elekrostatik
elektriklenme, şimşeklerin ve yıldırımların oluşmasına sebep olacaktır.
Yıldırımlarda kabukta bulunan ağır metallerin karışımına çarptığında, manyetik
alan oluşmasına sebep olacaktır. Sürtünmenin aşırı olduğu temas yüzeyleri
kayaçların ve madenlerin erimesine sebep olacaktır. Bu eriyen kayaç ve madenler
yer kabuğunun dış kısmına doğru yol bulurlarsa dışa doğru hareket edecek içinde
bulundukları sıvıyı da kaynatarak gaz basıncının artmasına sebep olarak
yolculuğuna devam etmek isteyecektir. kabuğun sert ve kırılgan olmayan bir bölümüne
geldiğinde burada bir gaz ve basınç
odası oluşturacaktır bu odadaki basınç
zamanla etrafındaki tabaka tarafından emildiğinde burada bir boşluk olmuş
olacak.bu boşluk kabuk kısmın denge merkezinin değişmesine sebep olacaktır.
Eğer yol bulup veya kabuğu parçalayıp çıkarsa volkanlara yada gayzerlere,
kaplıca sularının oluşmasına sebep olacaktır. kabuk kısmın sürtünmeye bağlı
eriyen kısmı kürenin mer kezine doğru göç etmesi ilede kabuk kımın hemen
çıkışında geniş bir alanda su ile temas etmesi ile bu erimiş kabuk kısmı düzensiz
dallanma şeklinde uçlar vererek suyun içine doğru uzantılar yapacaktır aynı
zamanda suyu kaynatması ile hava kabarcıkları oluşturup bu kabarcıklar yan
yatmış yada batmış gemileri kurtarmak için kullandıkları hava yastık dubalar
gibi iş görüp kabuğu dış kısma doğru iteceklerdir bu dış kısma itilen kabuk
kısım önceden dengede olduğundan ufak bir tepkiyi direk bütün bir kabuk
bütünlüğünce iletecektir. Eğer kabuk diğer kabuklarla sıkı bağlı değilse hava
kabarcığı kendisine kabuk dış kısmına yol bulup ani çıkacak kadar yol bulmazsa
kabukta yukarı aşağı bir salınım hareketine sebep olacaktır.bu salınım hareketi
ne kadar şiddetli ise yer yüzünde hissedilen deprem o ölçüde şiddetli
olacaktır. Kabuğun büyüklüğüne göre değremin etki alanı değişecektir. Bu olay
deniz tabanındaki kabukta olmuşsa deniz aniden dalgalanacaktır hava
kabarcığının büyüklüğüne kabukta bulduğu yolun genişliğine ve çıkış zamanına
göre depremin süresi değişecektir aynı
zamanda artçı miktarları değişeçektir. Suyun içinden geçip kabuğun dış kısmına
önceden oluşmuş kabuk çatlağından geçiş varsa, sarsıntılar çok zayıf, hatta
hissedilmeyecektir. Fakat bu çatlak kısımda olan sürtünmeye bağlı kayaç
ısınması ve elekrostatik elektrilenmeden dolayı bu hava kabarcığı ısınıp daha
fazla genişleyecek su buharı ile karışıp bu su buharı moleküllerine yüklenmiş
elektrostatik yük ile yer yüzüne çıkacaktır. Bu hava kabarcığı yer yüzüne
çıktığı bölgede uzaya doğru yükselmeye devam ederken elektrostatik yüküde
beraberinde taşıyacaktır. (ısınan hava genişleyip yoğunluğu azaldığı için
moleküler çekim gücü azalmış olacaktır) yükselen havanın yerini doldurmak için serin
hava harekete geçecek bu serin hava merkezde birleşmek isteyecektir bu olayda
havanın dönmesine sebep olarak girdap oluşturacaktır. Bu girdabın büyüklüğüne
göre hortum yada kasırga olarak adlandırılacaktır. Yukarı yükselen hava
gittikçe soğuyacak hacmi küçülecek ve
tekrar çekim gücü artacak bu nedenlede tekrar kabuk kısmına yönelecektir.
Buradaki daha serin hava ile karşılaşan su buharı daha çok yoğunlaşıp su
damlası haline gelecektir. Bu su buharı ani buzlanmaya sebep olacak kadar soğuk
bir hava ile karşılaşırsa su damlası olamadan buzlanma olduğundan kar tanesi
olacaktır. Bu kar tanesi aynı erimiş metalin soğuk suya düştüğü anda yüzeyel
zar yırtılmasına bağlı düzensiz dallanan çıkıntılar yaparak şekil değiştirmesi
gibi oluştuğundan, yoğun su buharı
molekülü de ani soğumayla yüzeyel zar yırtılmasına bağlı düzensiz dallanan
çıkıntılar yaparak buzul olacaktır. Kar tanelerinin herbirinin farklı olmasının
sebebide budur. Bu kar taneleri düşük yoğunluklu yani geniş hacimli kütleler
olduklarından üzerlerindeki elektrostatik yük küçük olacaktır.küçük
elektrostatik yükteki elektron atlamalarıda çok az olacaktır. Oluşan bu
elektron atlamalarından oluşan şimşekler yer yüzünden çoğunlukla duyulmayacak
ve görülmeyecektir. Buhar molekülü su damlası olduktan sonra buzlanma yapacak
kadar yoğunluk ve kalınlıkta bir hava tabakası ile karşılaşırsa su damlası
yavaş buzlanma nedeni ile yüzey zar yırtılması çok büyük olmadan yada daha yere
inmeden henüz büyümemiş düzensiz dallanan çıkıntılar eridiğinden belirgin
çıkıntılar kaybolacak su damlası buz kütle olacaktır bu da dolu olarak yer
yüzüne inecektir.
Su buharı damla olduktan sonra oluşan
dolu yada yağmur yağışlarında su buharının yoğunlaşması birim hacimde buhar
molekülünün sayıca çok olması nedeni ile su damlasının elektrostatik yüküde
fazla olacaktır. sıvının elektriği iletmesi nedeni ile farklı yüklerde yüklenmiş su damlaları
arasında elektron atlaması olacak bu oluşan elektron atlamasının ürettiği sesin
etkisi ile havada zıt yönlü dalgalanma olacak
bu dalgalanma ile birbirlerine daha fazla yaklaşan farklı yükteki su
damlaları arasında elektron atlaması tetiklenerek bütün su damlaları arasında
elektron sıçraması başlayıp şimşeği oluşturacaktır.şimşeklerin başladığı anda
ardı ardına tüm bulutlu bölgelerde görülmesinin sebebide elektron atlamasına
bağlı sesin oluşturduğu havada ki zıt yönlü dalgalanmadır. oluşan bu şimşek ile
su damlaları arasında elektrik yükü dengelenecektir.yer yüzeyine yada deniz
yüzeyine yakın olan yerlerde bu elektron sıçramaları yerkabuğuna veya denize
doğruda olacağından bu su damlaları yüklerinin büyük bir kısmını boşaltmış
olacaktır.üzerlerinde kalmış elektron yükleri daha az olduğundan oluşan su
damlalarının birleşme çarpışma ihtimali daha fazla olacak damlalar daha iri
olacaktır.şimşekler yeryüzü ve deniz yüzeyinden elektron atlaması olmayacak
uzaklıkta ise bu damlalardaki elekrik yükü daha fazla olduğundan damlalar aynı
yükte elektron ile yüklü olduklarından ola bildiğince bir birinden uzak duracak
ve yağan yağmur damlası küçük olacaktır.
Yine kabuk altında kabuk kısım kırılıp
tamir olurken oluşan kabuğun dış kısmına doğru olan girintiler odalar mevcut
olacaktır sürtünmeye bağlı ısı ile oluşan hava kabarcıkları bu odacıklarda
birikecektir biriken hava kabarcığı odanın duvar yapısına göre ya yavaş yavaş
emilecek yada hiç emilmeyip odada birikecektir. kendisine çıkış yolu bulamamış
ise kabuğun altında biriktikçe kabuğu daha fazla yükseltecektir. (kıta
yükselmesi),ağırlık merkezi değişen kabuk kısım yükselirken bir tarafadoğru
yaslanma görülecek buda diğer kabuğu itecektir. Bu itme kuvveti diğer kabuğu
sıvıbuzul küre üzerinde öteleyemezse bu
iki kabuk arasındaki enerji birikimi her iki kabuğun kanat uçlarının
kırılmasına sebeb olacak kırılan bu kanat uçları kırık hat boyunca kabuğun
üstünde birikerek sıradağ oluşumunu gerçekleştirecektir.Bu kabuklar arasındaki
sürtünmeye bağlı hemen hemen sıradağ boyunca volkanik olaylarda
görülebilecektir.
Kabuğun altındaki hava, bu kabuğun
altından, kabuğun bir tarafa yatmasına bağlı olarak kurtulup, diğer kabukların
altına kayarken, kabuk eski denge durumununa dönmeye başlayacaktır. Bu durumda diğer
ötelenen kabuk ile aralarına kırık kabuk parçaları düzensiz dolacaktır. Bu
yüzden diğer kabuk bu kabuk kısmından uzaklaşmış olacaktır(kıta ayrışması). Kabuk
altındaki odacıkta biriken hava. bu odanın duvarlarının basınca yenik düşmesi
halinde odanın duvarını yıkarak kabuğun yaslandığı yönün zıt tarafına ani
çökmesine sebep olacaktır bu durum yeni yaslandığı kabuğun ani ötelenmesi ile
bu kabuğun üzerinde depremlere sebep olup yıkıntıların aynı yönde olmasına
sebep olacaktır. Bu ani yaslanma deniz içindeki kısımda olmuşsa denizde
tusunami olacaktır. Yeni yaslandığı kabuğun ani darbeye bağlı kırılması ile devrilme
meydana gelecek bu devrilme hafif yan
yatmadan tam yan yatmaya hatta kabuk içerisindeki hava odalarının büyüklüğü ve
fazlalığına bağlı kabuk ters tepe taklak olacaktır yada çökecektir (atlantis’in
kaybolması). Hava kabarcığı kabuğu dış kısma doğru ittiğinde merkezde bir
kırılma gerçekleşirse merkez kırılmanın olduğu yerde kırık uzun bir hat boyunca
olmuşsa kabuğu üst kısmında kıta ayrışması ve depremler olurken kabuğun diğer sıvı buzul kürenin merkezine
bakan iç kanat uç kısımlarında tıpkı avını ağzını aniden açarak yakalayan
balıkların avlandığı gibi bir durum olacaktır buradaki ani su emilmesi kabuğun
ne kadar açıldığına bağlı olarak denizde girdaplar oluşmasına sebep olacaktır kırılma küçük bir alan içerisinde olmuşşsa
volkanik hareketler gayzerler ve kaplıca suları olacaktır tüm bunlar kabuk dış
ve kabuk altında gerçekleşen olaylardır.
Dünyanın oluşumunu bütünüyle
toparlayıp özetleyecek olursak Sıvıbuzul
kürenin merkezinde Sıvının öz kütlesi en hafif olan sıvı yada buzul küre en
merkezde yer alacak onun çevresini ondan biraz ağır olanlar şeklinde en dış
kısma doğru sıralanacaktır en dışta ağır ve katı olan maddeler alacak. Bunun
mantığını şöyle düşüne biliriz. Dünyanın merkezindeki çekim kuvveti sıfır
olarak düşünelim. Bu durumda merkezin boşluk olması gerekir. Çünkü boşluğun
çekim gücü yoktur. Gazların ise çok zayıf olmakla beraber bir moleküler çekim
gücü mevcuttur. Boşluğu çevreleyen sıvı yada gaz bu boşluğu moleküler çekim
gücü ile öteleyeceğinden bu durumda bu boşluğu sıvı yada gaz dolduracaktır.
Gazlarında sıvılara göre moleküler çekim gücü daha az olduğundan bu sefer
sıvılar bu gazları öteleyerek onun yerini alacaktır.peki bu seferde kütlesi
ağır katı maddeler bu boşluğu doldurupta sıvıları öteleyebilirmi? Çünkü
bunların çekim güçleri daha fazladır. Birbirlerine yaklaştıkça çekim güçleri
daha fazla artacak ve sonunda sıvıları aradan çıkaracaktır diye düşüne
bilirsiniz fakat nedense gözden kaçan ufak bir ayrıntı insanlığın yüz yıllardır
yanılmasına yol açmıştır. çünkü katılar kütle olarak sıvıdan daha ağırsa,çekim
güçleride daha fazladır eğer cisim uzayda bir yörüngeye hapsolmuşsa bu
yörüngeyi oluşturan cismin çekim gücü bu katı cisimleri daha fazla çekecektir dolayısı
ile bu katı cisimler yörüngeyi oluşturan cisme daima daha yakın olmak
isteyeceklerdir bu katı cisimler rahat hareket edebilecekleri bir sıvının
içinde bulunduklarından kendisini sürekli çeken yörünge merkezindeki cisme
rağmen içinde bulunduğu sıvı buzulum çekim gücünden kurtulamadığından sıvı
buzuldan kurtulmadığı sürece bu yörüngede yörüngeyi oluşturan cisme daha yakın
olarak döneceklerdir . zamanla sıvıbuzul küreye çarpan katı cisimler biriktikçe
dış kabuk kalınlaşıp yükselip devrilerek tüm kürenin etrafını saracaktır.sıvıların
yüzey zar gerilimide bu katı cisimlerin sıvıdan kurtulmasını engelleyerek katı
cisimlerden yüzeyde bir tabaka meydana getirecektir. Bu sırada kürenin merkezindeki
buzul ve etrafındaki sıvı dönmeye devam edip kendisini çevreleyen sıvıya ve
katı cisimlere merkezkaç kuvveti uygulayacaktır oluşan merkezkaç kuvveti hem
sıvıyı dışa daha fazla itecek hemde katı kısımları dışa daha fazla itecektir. Katı
kısım sıvıbuzul kürenin çekim kuvvetinden kurtulamadığından önce ekvator
düzleminde yayılma gösterip daha sonra sağa veya sola doğru kırılarak eksenlere
doğru yayılma gösterecektir. sıvı kısım ise merkezden ekvator düzlemine oradanda
eksenlere doğru olan sürekli bir akıntı meydana getirecektir. Bu akıntı Eksenlerin
bulunduğu bölgedende kürenin merkezine
doğru bir akıntı olacaktır. İşte bu merkeze doğru olan akıntı içinde ekvatordan
eksenlere doğru hareket halinde olan su akıntısı ile kabuk kısmında oluşan
çatlaklardan sızan petrol yada sudan daha hafif olan benzeri sıvılar eksenlere
doğru göç edecektir. Eksenlerde biriken bu maddeler buradaki buzlanma ile
buzulların içinde birikecek buzulun büyümesi ile buzulun alt kısımları sıvıbuzul
kürenin merkezine doğru uzanacak buzulun kenarlarından veya içinden geçen
akıntının buzulu çözmesi ile bu sudan
hafif sıvılar akıntının etkisi ile merkeze yada merkezdeki buzulun
etrafına yerleşecektir bazende ekvatordaki kabuğun ani kırılması ile sıvı kısım ekvatora doğru harekete
geçtiğinden eksenlerde ani su çekilmesi olacak bu olayda eksenlerde girdaplara
sebep olacaktır. Tüm bu olaylar sudan hafif sıvıların küre merkezinde yada
merkezdeki buzul kürenin etrafında birikmesine sebep olacaktır.çünkü su ve
sudan daha ağır katı maddeler yada suda eriyen sudan daha ağır katı maddeler
merkez kaç etkisi ile sudan hafif maddelere göre daha hızlı hareket
edeceklerdir. yüzeydeki kabuk tabaka ise sürekli olarak sürtünme halinde
olduğundan elekrostaik elektriklemeye sebep olduğu gibi. Katı cisimlerin aşırı
ısınmasınada sebep olacaktır ısınan bu katı cisimler etrafındaki suyu yada
sıvıyı gaz haline getirecektir. Sıvının gaz haline gelmesi ile basınç artacak.
Kabukta oluşan bir çatlak veya kırıktan yüzeye gayzerler yada volkan olarak
çıkmaya başlayacaktır. Ani yükselen hava ile kasırgalar ani sağanak yağışlar
oluşacaktır. Kabuktaki salınım hareketine bağlı olarak depremler oluşacak, Yağışların
etkisi ile yumuşayan yamaçlardan, kayaçlar gevşeyecek toprak kaymaları
olacaktır. Kabuktaki sıkışma ve sürtünme öylesine çok ısı oluşmasına sebep
olacakki katı cisimlerin bir çoğunun yüzeyi sürtünmenin olduğu yerde bu
sıcaklıkta eriyecektir. Aynı zamanda ısınan bu katı cisimler temas halinde
olduğu sıvı kısmı kaynatarak gaz çıkışlarına sebep olacaktır bu gazlar çok
düşük moleküler çekim gücüne sahip olduklarından oradan kaçıp kurtulmak
isteyeceklerdir.yada tersi olarak moleküler çekim gücü daha çok olan sıvılar bu
boşluğu doldurmak isteyeceklerdir. Bu gaz kendisine bir yol bulursa kabuğun dış
kımına doğru hareket edip yumuşak kısımlarda oyuklar açıp sert kısımların da
direncini kırabilirse kırarak kabuğun dışına çıkacaklardır. Yol bulamayıp
kabuğun içinde hapsolan gazlar ise kabuğun içinde gittikçe birikerek kabuk
kısmının denge merkezini bozarak bu katı kabuk kısmının yan yatmasına tepe
taklak olmasına sebep olacaktır tabi tüm bunlar bir masalmış gibi gelsede yer
yüzünde o anda büyük felaketler oluşacak adeta bir kıyamet senaryosu yaşanacaktır.
kopan kabuk kısmının büyüklüğüne göre ve yeni konumuna göre felaketin boyutuda
değişecektir. Ters tepe taklak olmuşsa ve büyük bir kıta ise o bölgede sağ
kalan bir canlının olması tam anlamıyla bir mucuze olacaktır. Kabuk kısım
yantarafa yaslanıp tekrar düzelme salınımı yapıyor ise bu sefer depremler
toprak kaymaları seller tusunamiler oluşacaktır. kabuğun kırılması ile ve ani
gaz boşalmasına bağlı atmosferde ani hava yükselmesi oluşacak. soğuk havanın
yükselen havanın yerini almak istemesi ile kasırgalar ani sağnak yağışlar
meydana gelecek. yer kabuğundaki sürtünmeler ve
havanın ani hareketine bağlı sürtünmeler ile elektriklenen bulutlar ilede
şimşekler yıldırımlar oluşacaktır.
Tüm bu yukarda yazdığım olayların
mekanizması dünyada oluşmuş kayıt altına alınmış depremler, heyelanlar ve yine
dünya yüzeyinde aynı tarihler veya yakın tarihler arasında oluşmuş ani mevsim
normali olmayan yağışlar, hava sıcaklığı artışı veya azalması, kasırgalar sis
oluşumu gibi veriler birlikte incelendiğinde aralarındaki bağlantı rahatlıla
görülecektir. Aynı zamanda tüm bu olaylar deneylerle ispatlana bilir olaylardır.
Dünyamızın oluşumu hep yanlış yorumlandığından bir çok doğa olayının ispatı
yapılsa bile oluş mekanizması tam olarak açıklanamıyordu yazdığım bu yazı ile
tüm doğa olaylarının büyük bir kısmı anlaşıla bilir hale gelmektedir. Mevsim
normali olmayan yağışlar, ani çıkan kasırgalar, şimşeklerin neden biri
başladıktan sonra ardışık tüm bulut kümesinde ardı ardına oluştuğu, karlı
havada neden nadir şimşek oluşmasının sebebi. Yağmur damlalarının neden bazı
yerlede iri olup bazı yerlerde ince ve seyrek olduğu, dünyanın manyetik alanı, uçakların
maruz kaldığı hava boşluğu,vs.
Ben bu yazıları yazarken olabilecek
bildiğimiz kimyasal reaksiyonlardan ve henüz bilmediğimiz kimyasal reaksiyonlardan
hiç bahsetmedim (Doğal karpit oluşumu:gazı alınmış taş kömürünün kalsiyum ile
fırınlanması), kabuk sürtünmesine bağlı kıvılcımla alev alan beşyüz derecenin
üstünde ısı açığa çıkarabilen bazı gaz yada bileşikler gibi). Çünkü bilimsel
kanıtı olmayan birseyi olabilecekmiş gibi göstermek sanırım biraz bilim kurgu
olacaktır. Ama eminim bu yazımdan sonra doğa olaylarına bakış ve olası
felaketler öngörülebilecek ve gerekli önlemler insan yaşamına en az zaiyat
verecek şekilde zamanında alınacaktır. En önemliside dünyanın merkezinde mağma ,erimiş
kaya ve sıcak gazlar değil: su yada sudan hafif buz veya diğer sıvılar
olmasının bilinmesidir. Aynı zamanda dünyamızda su buz halinde başlangıçta
zaten vardı sonradan başka kuyruklu yıldızlardan kopan parçalar dünyamıza çarpmışsa
eğer; denize dökülen bir kova su misali dünyadaki suyun miktarını artırmıştır.
İrfan Aydoğan
doktor0906@hotmail.com
İrfan Aydoğan
doktor0906@hotmail.com
28-10-2018